Sunday, October 7, 2012

Gregor Samsa Kadar...



   ...Soğuk,karanlık ve yağmurlu bir eylül akşamı falan değildi oysa.Her şey radyonun sesinin öncekilerden biraz daha fazla açılmasıyla başladı sadece.   

   
   Hayatın her anında hem sorgulamayı hem bunu hiç yapmamayı aynı anda becerebilmelidir. Her türlü lanet cümlenin arkasında onu getirecek bir başka cümle olması gerekmez bazen. Ya da sebepler hep olmak zorunda değildir. Sorgulanması gereken nasıl, neden veya ne zaman olduğu değildir. Sorgulanması gereken ''Ne?'' olduğudur. Zamanı hep en doğrusudur. Yanlış zamanda yanlış yerde olmak'lardan ya da doğru zamanda doğru yerde olmamak'lardan oluştuğunu düşündüğümüz hayat; bize hep doğru zamanda yanlış yerde olmamanın öğüdünü verir durur temelde.
   

   Her varoluş kendi tezatıyla örtüşür.   
   

   Bu; günü geldiğinde yapmak için can atılan şeyleri o gün hiç gelmez de yapılamaz diye korkudan ölmekle birebirdir. Anı yaşamaksa yapılması gereken; o an o korkuyu dolu dolu yaşamaktır bu. Anı yaşamak istediğin an istediğini yapmak değildir bazen. Beklemektir. Anı bekleyerek yaşamaktır. Her şeyi yaşamaktır. Tüm duyguların uç noktalarda olduğu bir hayattır arzulanması gereken...    
   
   Bütün olası cümle başlangıçlarının yine aynı olası sonlarla buluştuğu bir paragraf olmalıdır yazılan.Nereye gideceği belli olmayan cümleler,ruhun ait olduğu yerde son bulmalı ve orada ölmelidir.   
   
   Sonsuza uzayan yollar, ruhun ait olduğu yerde labirentin duvarlarına dönüşmeli...   Yalnızlık, benlikten daha fazla önemsenip, senlik kadar hiçe sayılmalıdır. Yalnızlıktan alınan zevk, acıdan öldürüp, mutluluktan kahkahalar attırmalıdır aynı anda.    İlgi ekleriyle süslenmemelidir hayatlar.    Her an gidebilecek kadar bağımsız, sonsuza dek kalabilecek kadar bağımlı olunmalıdır.    Tercihleri yapan hayat değil, senaryoyu yazan olmalıdır.   Her şey sade ve bayat olmalıdır.   Aydınlığı yalnızca görmeyi bilen bilginler tarafından sırlanan bir gökyüzü olmalı...      Bütün bunları yaptığında 'olmalı' insan.O zaman kendini sorgulamaktan zevk almalı. O zaman kendine anlamlar yükleyebilmeli...      


Düşünmeyi, düşünceden ayırmamaktır.   Felsefeyi sudan, deri ceketi motordan, köfteyi ekmekten ayırmamak kadar gerçektir.
   Gregor Samsa kadar...Kaybetmek kadar.

No comments:

Post a Comment