Tuesday, October 9, 2012

Kazanmak/Kaybetmek

   Kazanmak...
   Her zaman çekici, büyüleyici, toz pembe, tek amaç, varoluş nedeni... Değildir!
   Kazanmayı bu denli büyülü hale getiren tek şey; kaybetmektir!
   

   Belli kuralları olan her olgu sıkıcıdır, boğucudur. Kazanmak gibi. Bin bir türlü kuralı vardır. Mesela çalışmak,sonra çalışmak, çalışmak, çalışmak. Ve çalışmak!
   Tüm bunları periyotlara uyarak yerine getirdiğinizde zaten kazanmış olursunuz.Ya da öyle zannedersiniz... Sadece inanmak ve çalışmakla da bitmez kurallar silsilesi. Hep yeni bir hedef zorunluluğu vardır. Kazanılan her zafer, bir yenisi için çalışmaya başlamak demektir. Bu sonu olmayan bir kısır döngüdür.

   Kim için kazandığını da bilmez insan. Kendisinin diye sahiplendiği, hayatının merkezine koyduğu hedefler hiç kendisinin olmamıştır. Dönüp baktığında ''Ne yapıyorum ben ya!'' diyorsa...
   Bütün bunlar anlamsız.
  
   Oysa kaybetmek...!
   Kaybetmek özgürlüklerin içinde en özgür olandır. Katı kuralları olmayan, tüm dünya insanlığına adanmış bir oyundur! Kuralları olmayan insanlar gibi, hafif...
   Tüm bu umarsız yarışların içinde en sessiz sedasız olanıdır kaybetmek. Fark etmeden kaybetmeye başlar insan. Kendini ulaşılamaz dağların enginlerinde zaferiyle baş başa bulduğunda, o zamana kadar fark etmediği bir gerçekle yüzleşir. ''Yalnızlık'' ! Bu; tüm zaferlerin kaybettirmeye başladığını öğretir...
   Kazanmak kaldırılması güç bir sorumluluktur. Kaldırılamaz bir ağırlıktır.

   Kaybetmek bir haktır. Kaybetmek bir onurdur. Kaybetmek zor olanı seçmektir. Kaybetmek 'kaka çocuk' olmaktır. Kaybetmek kendini aramaktan asla vazgeçmeyen insanların tek alışkanlığıdır.
   Kaybetmek güzeldir...

No comments:

Post a Comment