... Tabağındaki kuru yemiş tanelerini taciz ediyordu dokunuşlarıyla. Uzun ve ince parmakları vardı. Aynı oranda uzun bir boyu. Omuzları aynı oranda geniş sayılmazdı.
Utanmasam kıskanacaktım. Ki utanmıyordum...
Çünkü aralarında uzun, sağlam temellere dayanan bir ilişki varmışcasına sigara
paketine sığınıyordu durup dururken. Dudaklarını büzünce gülüşünü daha iyi
sakladığını sandığından mıdır; sık sık yapıyordu bunu.
Saçlarının kumral pırıltıları; onca loş
ışıklandırmanın bile geri tepemediği bir büyüye dönüşüyordu. En vasat pop
şarkısını bile çalsa o an dj; durmaz, eşlik ederdi gölgeli bukleleri.Ona kalsa
blues bile dinlemezdi oysa...
Masa daireseldi. Aşağı doğru uzanan ayağından
destek alıyordu vitale masa. Yukarıda olup bitenler ona da ağır gelmiş
olmalıydı. Ya da çok tahrik olmuştu...
Sanırım bu yukarıdaki saçma, loş ışıklandırma
yavaştan yerini daha sakin bir ortama bırakıyordu. Muhabbet koyuluyordu.
Evet, tam da tahmin edildiği üzere kentin
ışıklarıyla hemen hemen eş zamanlı söndürüldü renksiz lambacıklar. Aynı anda
ortamın tüm havası. Geceleyin eğlenmek için pusuda bekleyen o gerzekler de
gitmişti artık.
Şimdi sıra; Veronica'daydı.
No comments:
Post a Comment